Türkler tarih boyunca Avrupa’ya yönelik bir hayat yaşadılar. Adâleti, asâleti, cesâreti, devlet anlayışını temizliği, mertliği… insanı yücelten değerleri doğudan batıya taşıdılar. Avrupa milletleri bir müddet sonra kendi kültürlerini, medeniyetlerini oluşturdular. Oluşturdukları medeniyet havzasında Türklere yer olmadığını çeşitli vesilelerle ve defalarca ortaya koydular. Üstelik Türkiye, tüketime alıştırılmış toplum yapısı ile Avrupa için mükemmel bir pazardır. Ötesi, zâten Avrupalılar için bir anlam ifâde etmiyor.
Avrupa Türkiye’ye; ‘Siz hiçbir şey üretmeyin. Hepsini, mal edebileceğinizden daha ucuz fiyatlarla biz verelim.’ Diyor. Oysa ki üretmeyen toplumlar gelişemezler, dışa bağımlı olurlar ve bağımlılıkları her geçen gün artar. Ekonomi alanındaki bağımlılık gün gelir, siyasî bağımlılığa dönüşür, millî varlık erir.
İnsanlar gibi miller de Robenson hayatı yaşayamazlar. Çağımızda ekonomi amaçlı birleşmeler önem taşıyor. Avrupa, Afrika ve Amerika kıtasındaki ülkeler, kendi iktisadî birliklerini oluşturdular. Türkiye’nin insiyatifinde ve önderliğinde kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİT), (1) ile Gelişmekte Olan Ülkeler Teşkilâtı (D-8) (2) siyasî irâde desteğinden mahrum kaldığı için gelişemedi.
Asya’da ekonomi alanında yeni bir yıldız doğuyor: Şanghay İşbirliği Teşkilâtı (ŞİT). (3) ŞİT; hitap ettiği coğrafyanın genişliği, zengin yer altı kaynakları, kalabalık nüfusu ve hepsinden önemlisi siyasî bütünleşmeyi hedef almayan yapısı ile ideal bir organizasyon. Petrol ve doğal gaz üreten ülkelerden oluşan üye potansiyeli sebebiyle batının da desteği arkasında olacak.
Türkiye, batıya sırtını dönmeden, batı ile irtibatını kesmeden Asya ile işbirliği imkânlarını değerlendirmeli.
NEDEN ASYA ?
Asya’da bağımsız 6 Türk Cumhuriyeti var: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan… (4) Kırgızistan hariç, hepsi zengin yer altı kaynaklarına sahip. Kırgızistan’ın da diğer Türk Cumhuriyetleri arasında oluşturulacak organizasyona katkı sağlayacak imkânları var: Su, elektrik, yetişmiş insan gücü ve turizm… gibi.
Asya’da; ‘batı’ ve ‘uzak batı’ denilen ABD karşısında yeni bir güç merkezi olarak gelişen ŞİT, daha geniş bir coğrafyaya yayılmayı ve çok kutuplu bir dünya oluşturmayı hedefliyor. Gündeminde üye ülkelerin bağımsızlıkları için tehdit oluşturacak siyasî bütünleşmeler; tek bayrak, tek anayasa, tek para birimi, tek ordu gibi sapkınlıklar yok.
Asya’nın denize kıyısı olmayan ülkeleri böyle bir organizasyonun içerisinde yer almakla güçlenecekler. Moğolistan ve Afganistan kuruluşun gelecekteki üyeleri olacak. Hindistan ve Pakistan, nükleer teknolojiye sahiptir. Gelişme imkânları çok yüksek ülkelerdir. Bu iki ülke de ŞİT dışında kalmayacaktır.
Geniş coğrafyası, zenginlikleri, üretkenliği ve tüketime eğilimli kalabalık nüfusu ile ŞİT, AB’ne tehdit oluşturmaksızın alternatif olabilecek en güçlü organizasyondur.
Türkler, tarih boyunca Asya milletleri ile iç-içe yaşamışlardır. Asya kültürünün, medeniyetinin bir parçasıdır. Asya’nın bir parçası olmak, Avrupa’nın, Orta Doğu’nun, Balkanların, Kafkasların, Akdeniz’in parçası olmamıza engel değildir. Çok yönlü coğrafi konumumuz, potansiyel zenginliğimizdir. Coğrafi konumumuzdan yararlanarak oluşturacağımız çok yönlü ekonomik ilişkiler de gücümüze güç katar.
Hindistan’da ve Uzak doğu’da, mirasçısı olduğumuz Osmanlı’ya gönül bağları ile bağlı devletler, milletler, insan toplulukları var. Bölgenin en çilekeş insanlarının bulunduğu Doğu Türkistan, ancak Türklerin de içerisinde yer aldığı organizasyonlarla huzur ve refaha erişecektir. Ülkelerin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuz sürece, aynı kültürü paylaştığımız insanlarla ilişkilerimiz kimseyi rahatsız etmez. Biz, yalnız bizden olanların değil, bütün insanlığın daha iyi şartlarda yaşamasını arzu eden gani gönüllü bir milletiz. Diğerkâmız, seveceniz.
Avrasya coğrafyasında; ister ‘merhaba’ olsun, ister ‘selâmünaleyküm’… selamlaşmanın bize has her çeşidi, ortak parolamızdır. Adriyatik’ten Büyük Okyanus’a kadar her yerde, aynı ve tek parola geçerlidir.
SSCB’nin dağılmasından sonra Türkiye-Rusya ilişkileri hızlı bir ivme kazandı. Rusya, zâten Asya’nın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bizim için yabancı olmayan İran ve hatta Güney Kore ile Japonya’nın huzur ve barış okyanusuna dâhil edilmesine hiçbir engel yoktur.
Hıristiyan Batı devletleri ve ABD; dünyanın iktisadî kaynaklarını en çok tüketen, çevre kirliliğine yol açarak tabiatı hoyratça kullanan ülkelerdir. En çok silâh üreten, ürettiği silahları satabilmek için ülkeleri-milletleri birbirine düşüren devletlerden fayda görmemiz imkân ve ihtimali son derece kısıtlıdır.
Batılılar, oluşturdukları birliklere farklı kültürlere mensup milletleri almıyorlar. Almayı düşündüklerinde amaçları; aralarında eritmek, yok etmektir. Bu sebeple Türkiye’nin batılıların oluşturdukları birliklere girmesinde yarar değil, zarar vardır. Girdiğimizde; Türkiye ile Asya ve Asya Türkleri arasında farklılaşmalar artacak, soğukluklar ve kopukluklar oluşacaktır. Bu gün bile Türkistan coğrafyasındaki soydaşlarımız; ‘Siz batı hayranlığı içerisinde öz değerlerinizden ve bizden uzaklaşıyorsunuz !’ Diyorlar. Onlar, kişi başına millî gelirleri 2.000 dolardan az olmasına rağmen, batılılara özenen insanlarımızdan daha fazla kendilerine güveniyorlar.
Avrupa ve Amerika, yıllardır bizim zenginliğimizi oluşturan etnik farklılıkları, gücümüzü kemiren çatışmalara destek amacıyla tahrik etmişlerdir. Aynı amaçla çalışan bir tek Asya ülkesi yoktur. Asya ülkelerinden Çin, Hindistan ve Rusya, farklı etnik kökenlerden oluşan karmaşık bir demografik yapıya sahiptir. Onlar, cam köşkte oturduklarının bilincinde olarak Türkiye’ye taş atmazlar.
Ekonomi ve teknoloji alanında en hızlı gelişmeler Asya’da yaşanıyor. Japonya’nın ve Güney Kore’nin sanayi ürünleri, Avrupa ekonomisini tehdit ediyor. Bilgisayar teknolojisinde Çin ve Hindistan ile diğer Uzak Doğu ülkeleri, Avrupa’ya meydan okuyor. Özetle; Asya, Avrupa’nın gerisinde değil. Yakın bir gelecekte öne geçecek.
Dünyanın yükselen güçlerinin Asya’da olduğunu görmeliyiz.
Avrupalıdan fayda, Asyalıdan zarar görmediğimizi düşünmeliyiz.
Gecikmeden Asya’ya yönelmeliyiz.
————————————————
(1) KEİT üyeleri: Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcüstan, Moldavya, Romanya, Rusya Federasyonu, Türkiye, Ukrayna ve Yunanistan.
(2) D-8 üyeleri: Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye.
(3) ŞİT üyeleri: Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan.
(4) Bazı yazarlar sayıyı, 5 olarak söylüyor ve yazıyorlar. Kimi, halkın ekseriyetinin Fars ırkına mensup olduğunu iddia ederek Tacikistan’ı, kimileri de Kafkasya’da yer alması sebebiyle Azerbaycan’ı, Türkistan ülkesi olarak görmüyor. Bu görüşler kasıtlı değilse hatâlıdır. Dünya üzerinde 8 adet bağımsız Türk Cumhuriyeti vardır: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Türkmenistan.



