Ana Sayfa 1998-2012 Türk Milliyetçiliğine darbe mi?

Türk Milliyetçiliğine darbe mi?

Ülkücü, ulusalcı, asker kökenli kişilerin harman edildiği çetecilik suçlamalarıyla Türk milliyetçiliğini sulandırma tezgâhı sağduyu duvarına çarpıyor.

Türk Milliyetçiliğine darbe mi?

Son zamanlarda Türkiye basınında yazılıp-çizilenler ve meydana gelen birtakım olaylar, gerçek Türk milliyetçilerini ne oluyor sorusunu sormaya yöneltmiştir.

Hakikaten Türkiye’de ne olmaktadır? Ülkemizde gelişen ve şahit olduğumuz hadiseler beş-on yıldır, Türk milliyetçiliğine alternatif olarak sunulan birtakım söylemler, sıfatlandırmalar, adlandırmalar, fikir akımları veya fraksiyonlarla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Ulusalcılık, Kuva-yı Milliyecilik, Millî Solculuk vs. bunlardan birkaçıdır. Geçmişlerinin ve bağlantılarının bir kısmının çözüldüğü, bir bölümünün bilinemediği bu grupların hepsi vatanın ve milletin selâmeti için ortaya çıktıklarını ve bunun için çalıştıklarını belirtmektedirler. Fakat her ne hikmetse, hiçbirisi doğrudan doğruya “biz Türk milliyetçisiyiz” deme cesaretinde bulunamıyorlar. İşte zaten bu noktada insanın aklına bulanık sularda balık avlama gibi bir durum geliyor. Ayrıca her ortamda sağ kulaklarını, sol elleriyle işaret etmeleri ilgi çekici bir noktadı r.

Biz ulusalcıyız, biz millî soluz, biz vesaireyiz diyen bu kişi ve gruplar Türkçülüğü de kullanmaya çalışmaktadırlar ki, bunu yaparlarken de, özellikle Sovyet İhtilâli’nin temel taşlarından olan Bolşevik Türkçülerin yolundan gittiklerini söylüyorlar. Bunların arasında başta Sultan Galiyev ve Turar Rıskulov gibi samimî, ancak strateji bilmeyen Türk milliyetçileri yer almaktadır.

Yakın dönemlerde Türkiye’de mafyavâri birtakım çetelerin gerçekleştirdiği eylemlerin arkasında ülkücülerin olduğu afişe edilirken, şimdilerde buna ulusalcılar da eklendi. Üstüne üstlük her olayla alâkalı kahraman Türk ordusundan ayrılan veya atılan askerlerle, polislerin de bu işlerin içinde görünmesi, Türk milletinin en çok güvendiği Türk milliyetçileri, Türk ordusu ve polisi nazarında, halkın midesinin bulandırılmaya çalışıldığının işaretleridir. Dolayısıyla umûmen Türk milliyetçiliğinin zedelenmekte, yozlaştırılmakta veyahut da sulandırılmakta olduğu, her sağduyulu Türk insanının dikkatinden kaçmıyor. Bunların hepsi dış ve iç mihraklı olarak, belirli yerlerden kasıtlı bir şekilde tezgâhlanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş ilkelerinin temeli olan Türk milliyetçiliğine ve devlet yapısına darbeler indirilmekte ve halka üstü örtülü olarak, “sizin güvendiğiniz Türk milliyetçileri işte böyle kanunsuz insanlar” mesajları iletilmektedir. Elbette ki Türkçüler bunların farkındadır. Ve devletin sahibi olan Türkler bu oyunlara gelmeyecekler ve bozacaklardır. Henüz bu devletin idari mekanizmalarında ve güvenlik teşkilatlarında söz sahibi olan Türklerin tamamı mankurtlaşmamışlardır. Ama Türk milliyetçiliğini temsil ettiği sanılan kurum ve kuruluşlardan da tepki gelmemesi, insanları endişelendiriyor. Her şeyden önce, Türk milletinin devleti ve Türk ordusu bu kanunsuzlukların, kökü milattan önceki çağlardan gelen Türk milliyetçiliğine yamanamayacağı açıklamalarını yapmamakta direniyorlar. O zaman da insanın aklına şu soru geliyor: Dışarıdan ve içeriden organize olunan bir oldu-bittiyle Türk milliyetçiliği karşı karşıya mı? Yani 1944 ve 1980’lerde olduğu üzere yükselen Türk milliyetçiliği törpülenmek ve bastırılmak mı isteniyor?

Her gün değişik komplo teorilerinin üretildiği Türkiye’de- Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi asil Türk milletidir ve onun esas dayanağı Türk milliyetçiliğidir, bu nedenle- böyle bir şey olamaz diye düşünen Türk milliyetçilerinin gözünü açıp, bu duruma ağırlığını koymaları gerekmektedir.

Hrıstiyan dünyası ve onun bugün temsilcisi vaziyetinde bulunan Avrupa Birliği’yle, Amerika her ne suretle olursa olsun, Avrupa’nın ortasında bir Türk Devleti’ni artık istemiyor. Bunu ya Türkiye’nin kendi eliyle kendisini tasfiye ettirmesiyle gerçekleştirecekler (Avrupa Birliği kandırmacasıyla Türkiye’ye dayatılan şartlar ve istenilen tavizler); veyahut da yüzlerce yıl Hrıstiyanlığa ecel terleri döktüren Türklere güç kullanarak yapacaklar. Belki Türk Devleti tamamen ortadan kaldırılmasa bile ABD’ne veya AB’ne uşak bir ülke haline getirilmesinin plânlandığı, artık gizlenmemektedir.

Söz konusu ülkeler için en ciddî engel, büyük bir çoğunluğu Amerika ve Avrupa Birliği’ne karşı çıkan Türk milliyetçileridir. Durum böyle olunca Türk milletinin bir ferdi olduğunu kabul eden bütün kişi ve kurumların bir araya gelip, ne olup-bittiğinin artık farkına varmaları lâzımdır. Türk milletinin ve devletinin günümüz itibarıyla önünde iki seçenek vardır: Ya fakir ama başımız dik, kimseye boyun eğmeyen bir ülke olarak yaşayacağız; ya da başımız önümüzde bir köpek gibi, bize ne atılırsa onunla yetinen uysal bir toplum olacağız.

Bütün her şeyi değiştirmek yüce Türk milletinin elindedir.

 

Orkun'dan Seçmeler