Bütün günlerin paylaşılıp tapulandığı Türkiye’de ve dünyamızda, geçen yıl çok geç kalınmakla birlikte. T.B.M.M. “Şehit ve Gaziler Haftası” adı altında bir gün veya haftayı vatan müdâfilerine, millî kahramanlarımıza ayırıp, kutlanmasına karar verdi. “Millî Savunma!”nın tartışılır hâle geldiği şu günlerde bile, bu karar sanki bir teselli mahiyetindedir.
Evet, “19 EYLÜL, ŞEHİT VE GAZİLER GÜNÜ”nün, bağrından çıkardığı evlâtlarını hatırlayan aziz milletimizin huzur ve saadetine, devletimizin ebed müddet payidar kalmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ve temenni ederiz.
Vatan çocukları, “barış” afyonu ile uyutularak, Türk topraklarında hür ve müstakil olarak yaşamaları için atalarının kendileri uğruna döktükleri kan unutturulmak istenmektedir. Milletimizin istikbali o lan çocuklarımız, üniversite öğrencileri dahil olmak üzere, “ŞEHİT” ve “GAZİ”liğin ne olduğunu yeterince bilmiyorlar! Bu acı hakikate ermek isteyenler, yakın çevrelerinden sormaya başlayabilirler.
“GAZİ” aziz vatan toprağını işgal ederek, kendisini ve aziz milletini esir edip, sürü hâlinde mankafa, köle yapmak isteyen Türk milletinin düşmanlarına karşı muharebe meydanlarında savaşan, savaşırken de geride bıraktığı yâri ve yâranını; vatan toprağı haricinde mal ve mülkünü düşünmeyen; düşman karşısında savaşırken “VATAN”, “MİLLET”, “DEVLET” ve “DİN” uğruna vuruşan kahraman askerdir. Bu “Kahraman Gazi”, muharebe meydanında yaralanan göğsünü kabarta kabarta, başı dik, alnı açık, vatanı ve milleti uğruna karşılıksız hizmet edebilmenin gurur ve şuuruyla, hürriyet ve istiklâlini sağladığı vatanın caddelerinde gönül huzuruyla gezen bir “tarih âbidesi”dir.
“GAZİ”: muharebe meydanlarından dönüp, şerefli hizmetini tamamladıktan sonra, gözlerini vatanın ufkuna dikip, tepelediği mütecaviz düşmanların ekonomik, kültürel, siyasî ve askerî bir taarruzuna karşı tetikte duran; kulağı komutanlarının, “silâh başına!” emrinde bekleyen, çelik irâdeli “millî kahraman”dır. “GAZİ”: kalan ömrünü, evlâtlarını vatan ve millet sevgisiyle, millî değerlerin savunucusu olarak yetiştiren; kimseye muhtaç olmayacak şekilde çalışıp okuyarak; ibadet ederek, ibadetinin arkasından ailesine, Türk milletine ve devletine, insanlık âlemine dua ederek geçiren “ALPEREN”dir. “GAZİ”: kendisine vatanda huzur içinde yaşamayı sağlayan millet fertleri tarafından hürmet gösterilen, gazinin de hürmet gördüğü kardeşine karşı “meğer sen daha ne çok şeylere lâyıkmışsın” deyip de, daha fazla hizmet edebilmenin aşkıyla yanan “DERVİŞ” karakterli, tevazu sahibi “YİĞİT”tir.
“GAZİ”: milletinin mukaddes değerleri uğruna, harp meydanında “şehitler kervanı”na katılmak pahasına, bir daha dönmemek için düşmana saldıran, bayrağın kendisinden kan beklediği “BOZKURT”tur.
Gazi ve şehit, millî inancımıza göre yüce Tanrı’nın huzurunda şerefli yer ve mekânları olan çok makbul kullar zümresidir. “O’nlar Rabb’leri katında diri” olanlardır. O’nlar, Allah’ın huzurunda şefâatlerine muhtaç olduğumuz “ELÇİLER”dir.
“GAZİ” ve “ŞEHİT”lerimiz, gölgesinde huzur bulduğumuz Türk bayrağındaki “YILDIZ”dır! “HİLÂL”dir! “BAYRAĞIMIZDAKİ MUKADDES KAN!”dır. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ÂYET’tir!.. TÜRK MİLLETİ’dir!…



