Ana Sayfa 1998-2012 Şahinşah’ın dönemi ve şahsiyeti (2)

Şahinşah’ın dönemi ve şahsiyeti (2)

3.1. Türkiye’nin Batı Sahillerine Doğru Genişleme Faaliyetleri

Bizans’la yapılan barıştan kısa süre sonra 50 bin civarında bir Türkmen kitlesinin Batı uçlarına girmesi, Selçuklu-Bizans savaşlarını yeniden başlattı16. İmparator Aleksios Gelibolu’da (Kallipolis) bulunduğu ve ayaklarından rahatsız olduğu bir sırada Türklerin harekete geçtiği haberini aldı. İmparator, Kibatos’a* vardığında bir haberci huzuruna gelerek 40 bin kişilik büyük bir ordunun geldiğini bildirdi. Türk beyleri emirlerindeki birliklerini bölmüştü17. Bunlardan Emir Bunluğ (Monolykos)*, Bursa, Ulubat gölü çevresini ve Kapı-dağ yarımadasını vurarak, Çanakkale’ye ulaşmış, Kontogmen (Kocaman) ve Muhammed adındaki Selçuklu komutanları da aynı yerden Manyas’a kadar olan sahayı yağma etmişlerdi18 (1113).

İmparator, habercinin getirdiği bilgiler ışığında, İznik Dukası Kamytzes’i, 500 kişilik bir kuvvetle, Türk faaliyetlerini öğrenmesi için görevlendirdi. Yalnız bunu yaparken de Türklerle herhangi bir çatışmaya girmemesini emretti. İmparatordan aldığı bu talimatla İznik’ten çıkan Kamytzes, Kocaman ve Emir Muhammed komutasındaki Türk kuvvetlerine Aorata yakınında ulaştı; fakat Aleksios’un emrinin aksine derhal Türk kuvvetlerine saldırdı. Şüphesiz İmparatorun hareketinden haberdar olan Türkler, karşılarındaki birliği İmparatorun idare ettiği Bizans ordusu sandılar, hemen ağırlıklarını bırakıp, geri çekilmeye başladılar. Ancak bu sırada Bizans hizmetinde paralı askerlik yapan bir Türk Selçuklu askerleri tarafından esir alındı. Ondan, kendilerine saldıran birliğin Kamytzes kuvvetleri olduğunu öğrenince, hemen dağların çevresinden dolaşıp davul çalmak ve yüksek sesle bağırmak suretiyle geri çekilmekte olan Türk kuvvetlerine, toplanıp karşı saldırıya geçme komutu verildi. Kaymtzes ve emrindeki birlik elde ettiği ganimetleri toplamakla meşgul iken ve de bulunduğu bölgeyi terk etmeyince, Emir Muhammed ve Türk birlikleri, ani bir baskınla Bizans kuvvetlerini kuşattı. Kamytzes yanında kalan bir avuç adamıyla mücadeleye devam etti. Tam Türk askerleri tarafından öldürüleceği sırada Emir Muhammed yetişerek merhamet elini uzattı ve Kamytzes’i ölmekten kurtardı. Onu bir ata bindirdi, kaçmasın diye de ayaklarını bağlattı19.

Kaymtzes ve emrindeki birlik, Türkler tarafından bozguna uğratılınca, İmparator da Türk pususuna düşmemek için farklı bir yol izleyerek İznik, Malagina=Osmaneli ve Basilika=Bursa’yı geçerek Emet=Akrokos’a ulaştı. İmparator, buradaki Karmeli* Türkleri ile karşılaştı. Bu Türkler Bizans ordusuna bir şey yapamayacaklarını anlayınca, topluca kılıçtan geçirilmemek ve hayatlarını kurtarmak için düzlük alanda süratle dağılarak, vadinin içinde bulunan sazlıklara sığındılar. Sazlığın ateşe verilmesi yüzünden bir kısmı yanarak, öldü. Bir kısmı da dışarı çıktığında Bizanslı askerler tarafından şehit edildi. Karmeli Türklerinin başına gelenleri öğrenen Emir Muhammed, “derhal harekete geçerek Kumandan Ampelas* idaresindeki artçı birliği bozguna uğrattı, Ampelas ve Tzipoureles adlı Bizans komutanları öldürüldü. Türk kuvvetlerinin yanında esir olarak bulunan Kamytzes bir yolunu bularak ve özellikle dikkat çekmemek için Türk elbiseleri giyerek kaçtı. İki ünlü komutanını kaybedip Kamytzes’in kaçarak kurtulmasından sonra Aleksios, “iki verdik, bir aldık” diyerek duygusunu ifade etmiştir20.

3.2. Bizans’ın Kaybedilen Yerleri Geri Alma Çabası Ve Konya Seferi

1116 yılında, İslam ülkeleri üzerinden Anadolu’ya büyük bir Türkmen göçü daha oldu21. Bu gelişmeleri haber alan İmparator Aleksios ise, komşu ülkelerden yardımcı birlikler ve paralı askerler toplayarak, Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya üzerine bir sefer düzenlemeye karar verdi. Ayağındaki ağrılar tekrar şiddetli bir şekilde nükseden Aleksios, seferden vazgeçmek zorunda kaldı. İmparatorun bu hastalığı ve seferi ağırdan alması Türk askerleri arasında alay konusu oldu ve bunu kendi aralarında bir oyun gibi sergileyerek eğlendiler22.

Bir müddet sonra İmparator ayağındaki ağrıların hafiflediğini hissedince daha önce planladığı sefere çıkabildi. Damalis (Kadıköy) üzerinden harekete geçti. İznik- Ulubat t yolunu takip ederek, Manyas’a geldi. Bizans ordusunun geldiğini gören Türk birlikleri Bizans ordusunu yanıltmak ve Türk kuvvetlerinin sayıca çok olduğunu göstermek için ateşler yaktılar. Gece karanlığında yanan ateşler Bizans ordusunun yanılmasına neden oldu. İmparator sabah olur-olmaz Türklerin bulunduğu ovaya doğru aceleyle saldırı yapmak istedi. Fakat karşılarında savaşacak kimse bulamadı. Aleksios, daha sonra Poimaneon yakınında karargâhını kurduktan sonra, hafif donanımlı askerlerden oluşan seçme bir birliği Türklerin arkasından gönderdi. Bu seçme birlik Kellia denilen yerde Türk askerlerine yetişerek bir kısmını kılıçtan geçirdi. İmparator, bu olaydan sonra yaz sıcakları nedeniyle Konya üzerine yapacağı seferi erteleyerek, karargâha geri döndü23.

Aleksios, bu arada Türklerin yaptığı akınlardan da haberdar oluyordu. Osmaneli bölgesine geçtiğinden üç gün sonra kanlar içinde gelen bir askerin Türklerin hemen arkasında olduğunu bildirmesi üzerine İmparator, İznik yolunu tuttu24. Yolda Türklerin geldiğini gören Bizans kuvvetleri Türkleri pusuya düşürerek mağlup etti ve buradan da İzmit’e geçildi25.

Hazırlıklarını yapan Aleksios, İzmit’ten hareketle Eskişehir’ (Dorylaion)e buradan da Santabaris’e geldi. Kamytzes idaresindeki bir birliği Bolvadin (Polybotos) ve Kedra (Âsar Kümbet Kalesi, ki burayı Boğa=Poukheas almıştı) üzerine gönderdi, ancak Bizans ordusunda paralı asker olarak görev alan iki Türk (İskit=Skyte) askeri* gizlice Boğa’ya gelerek Kamytzes’in Türkler üzerine yapacağı sefer hakkında bilgi verdiler. Bunun üzerine de Boğa kaleyi süratle boşaltarak, Kamytzes’in önünden kaçtı. İmparator Bolvadin’e, oradan da Konya’ya ulaşmak niyetindeydi. Fakat Aleksios’un gelişinden haberdar olan Selçuklular, bütün tarlaları yakmış, su kaynaklarını tahrip etmiş, insan ve hayvanlar için bir büyük kıtlığa sebep olmuşlardı. Diğer taraftan da kuzey bölgelerinde Danişmendliler harekete geçmiş bulunmakta idi. İmparator bu durum karşısında Akşehir’e (Philomelion) yönelmeye karar verdi. Burada ordusundan birkaç gurup oluşturarak yağma ve Bizanslı esirleri kurtarma girişiminde bulunduktan sonra Konya üzerine yürümeye karar verdi26.

Ülkesine doğru harekete geçen İmparatorun önüne hiçbir Selçuklu kuvveti çıkmıyor, lâkin Bunluğ, Aleksios’u ve Bizans kuvvetlerini iki yanından takip ediyor, uygun bir zamanda ve yerde saldıracağı anı bekliyordu27. Bu takibin olduğu sırada Şahinşah Bunluğ’a ulak göndermiş ve Aleksios’un artçı birliklerine saldırmasını istemişti. Bunluğ da Şahinşah’a gönderdiği haberde “ben yaşlı ve tedbirli olduğum için İmparatorla (yüz yüze) çarpışmayı şimdiye kadar erteledim. Bunu yapmayı gözüne kestirebiliyorsan, git o işi kendin dene! Sonunda kimin haklı olduğunu görelim” diyordu28.

3.2. Bizans’ın Kaybedilen Yerleri Geri Alma Çabası Ve Konya Seferi

Şahinşah, Selçuklu beyi Bunluğ tarafından bir hayli yıpratılmış ve korku içinde olan Bizans ordusu ile Eber gölü civarında meydan savaşını kabul etti. Sırtını “Sultan Dağı”na veren Şahinşah, ordusunu birkaç guruba ayırdı29 .Bizans ordusunun sağ kanadına Anna’nın eşi Nikephoros Bryennios, sol kanadına da kardeşi Andronikos komuta ediyordu. Bir süre sonra çatışmanın göğüs göğüse dönüştüğünü gören Nikephoros Bryennios, Bizans ordusunun bir yenilgiye uğramasından korkarak emrindeki birliklerle artçıların yardımına koştu. Sonuçta Selçuklu kuvvetleri bozulup kaçmaya başladı. Şahinşah, yanında yalnızca şarabdarı olduğu hâlde yüksek bir yerde yapılmış bir kiliseye sığındı. Ancak onları üç İskit veya Oğuz (paralı Türk askerleri) takip ediyordu, Şarabdar yakalanmasına rağmen Şahinşah yakalanmadı. Belki de bu Türk askerler Şahinşah’ın kurtulmasına yardımcı oldular30.

Selçuklu birlikleri uyguladıkları psikolojik savaş yöntemleri ile Bizans ordusunu bütün gece uyutmadılar. Onlar özellikle dağların yamaçlarında pek çok ateş yaktılar; attıkları korkunç naralar ve çıkardıkları tüyler ürperten çığlıklarla Bizans ordusunun içine büyük bir korku saldılar. Bu arada, Bizans ordusundan kaçıp gelen bir Peçenek Türkü, Şahinşah’ı, gündüz değil, gece savaşması konusunda uyardı.Bu uyarıyla savaşı devam ettiren Şahinşah, Bizans ordusunu bozguna uğratma noktasındaydı ki İmparator ordusunu Afyonkarahisarı istikametine çekmeye karar verdi. Gece-gündüz yapılan saldırılar sonucunda tam netice alınacakken Şahinşah’ın kardeşi Mesud ve kayınpederi Danişmendli Emir Gazi’nin üzerine geldiğini haber alınca İmparator Aleksios’a barış teklifinde bulundu (1116)31.

İki devlet arasında ateşkesten başka bir şeyi ifade etmeyen bu antlaşma Mesud’un gelmesi üzerine yapılmış bir antlaşmaydı. Anna bu antlaşma sırasında Şahinşah’ın Aleksios’un ayağını öptüğünü söylemektedir.

4. Şahinşah ve İktidarının Sonu

Bizans askerlerinin tam yenileceği sırada ihtimal ki bazı Selçuklu beylerinin yardımıyla hapisten kurtulan Mesud, Danişmendlilerle birlikte Şahinşah’ın üzerine yürüdü. Aleksios, kardeşi Mesud’un tahta geçmek amacıyla ve bazı beylerin de kışkırtması ve yardımıyla Şahinşah’a bir komplo düzenlediğini öğrenince, sultana kendisine karşı yöneltilmiş komplo hakkında ayrıntılı bilgiler edininceye kadar yanında kalmasını tavsiye etti. Ancak Şahinşah bu sözlere aldırmayarak Konya’ya doğru harekete geçti. Şahinşah, Mesud hakkında bilgi almak için bir de birlik gönderdi; fakat bu birlik Mesud’la karşılaştıktan sonra Mesud’un saflarına katıldı ve geri dönerek Şahinşah’a Mesud hakkında yanlış bilgiler verip onu aldattı. Böylece tedbirsiz ve habersiz ilerleyen Şahinşah birden kendisini kardeşinin ve Danişmendli kuvvetlerinin karşısında buldu. İki taraf arasında savaş başlamıştı ki, Mesud’un ordusunda bulunan Kayseri Emiri Hasan Bey (Ebul Gazi)’in oğlu Gazi (Gazes) saflardan öne atlayarak Şahinşah’a mızrağıyla vurdu. Şahinşah hışımla dönerek Gazi’nin elinden mızrağı aldı: “Kadınların, artık bana karşı kullanmak üzere mızrak taşıdığından haberim yoktu” diyerek onunla alay etti. Durumun kendi aleyhine olduğunu anlayan Şahinşah hemen oradan uzaklaştı. Amacı Aleksios’un yanına varmaktı. Fakat onun yanında bulunan ve çoktan beri Mesud’ un yandaşı olan Boğa, onu engelledi ve İmparatora götürmek bahanesiyle, Tyragion’a götürdü. Mesud’un gelmesine kadar Şahinşah’ı burada oyaladı. Bu yöredeki Rum ahali Şahinşah’a destek olduysa da, kuşatma altındaki kale kapısını açtılar ve böylece Mesud, Şahinşah’ı ele geçirdi. Ve Türklerin eski inancına göre kendi yay kirişiyle* boğdurdu (1116)32.

III. ŞAHİNŞAH’IN KISA SÜREN HÂKİMİYET DÖNEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE ŞAHİNŞAH’IN ŞAHSİYETİ

1107 yılında Kılıç Arslan’ın Büyük Selçuklu Devleti’ne karşı giriştiği mücadelede hayatını kaybetmesi üzerine Türkiye Selçuklu tahtı 3 yıl sahipsiz kalmış, bunun üzerine Bizans, Batı uçlarını ve buradaki Türkleri kıyıma uğratmıştı. Büyük Selçuklu Devleti’nin karışık ortamından yararlanarak kaçmayı başaran Şahinşah, Konya’ya gelerek tahta çıkmıştı. Ele alması gereken sorunları tespit ederek bunların üzerine gitmeye başlamıştı.

14 yaşında genç bir hükümdarın ve büyük bir yıkımdan kurtulan birinin yapamayacağı işleri düşünmesi, Şahinşah’ın bu yaşta bile devleti idare edebileceğini gösteriyordu. Türk tarihi içerisinde 6 yıl gibi kısa bir sürede yaptıklarına baktığımızda Şahinşah’ın talihsiz bir şekilde ve de zamanında yeterli derecede önlemini alamadığı bir iktidar mücadelesi yüzünden hayatını kaybetmesi, onun çok daha başarılı işlerini görmemize engel olmuştur.

Şahinşah genç olmasına rağmen önündeki en büyük engelleri belirleyerek bunları bir sistem içerisinde halledebileceğini göstermiştir. Öncelik olarak Kayseri Emiri Hasan Beyi ortadan kaldırarak iktidarını sağlamlaştırmıştır. Hasan Beyin emrinde kalabalık bir Türkmen kitlesinin bulunuşu ve iktidar boşluğu sırasında Türkmenlerin Hasan Beye sığınması onun için öncelikli mesele olmuştur.

Şahinşah, soydaşlarıyla yakından ilgilenen ve Türkmenlerin büyük savaş yeteneklerinden yararlanarak Bizans’ı zor durumlara düşürmeyi bilen bir strateji uzmanıydı. Türkmenleri büyük komutanları aracılığı ile elinde tutan Şahinşah, batı uçlarında basmadık yer bırakmamıştır. Doğu uçlarından gelen kalabalık Türkmen kitlelerini batı uçlarına sevk ederek bu stratejisini başarıyla uygulamış ve Bizans’ı bir an olsun rahat bırakmamıştır.

Şahinşah 14 yaşında olmasına rağmen iyi bir savaşçı, Türk askerî taktiğini başarıyla uygulayabilen bir ordu komutanıydı. Başarı kazanamadığı zamanlarda da uygun barış şartları oluşturarak, kayıp vermeden ordusunu geri çekmesini bilirdi. Bu esnada da düşmanın geçeceği yerleri tahrip ederek, düşmanın doğal bir felâketle baş başa kalmasını sağlardı.

Şahinşah, hızlı hareket ederek düşmanlarını yanıltmayı bilen ve neticeye ulaşabilen bir liderdi. Ordu yenilmek üzereyken bile yıldırma, yıpratma gibi Türk şaşırtma taktiklerini uygulamayı bilmiştir. Bunun yanında kendisine yapılabilecek yakın bir saldırıda da telâşlanmamış ve ani bir hareketle hemen karşılık vermiştir.

Şahinşah, merhametli bir devlet adamı ve aile büyüğü idi. Kardeşlerini ortadan kaldırmaması, onları sadece tutsak etmekle yetinmesi, bunu açıkça göstermektedir. Bu tutumu, Kayseri Emiri Hasan Beyin ortadan kaldırılmasıyla çelişkili görülse de kardeşlerinin henüz küçük olması ve kardeşlik duygusunun ağır basmasından kaynaklanmış olabilir.

Şahinşah’ın en büyük hatası kendisine daima güvenmesi olmuştur. Bu nedenle de ani hareketlerde bulunarak kendi hayatı da dahil olmak üzere Türk ordusunun hayatını da tehlikeye sokmuştur. Emir Bunluğ’u dinlemeyerek, Bizans ordusuna saldırmış ve bu mücadelede, kardeşi Mesud’la girdiği iktidarını koruma mücadelesinde de Aleksios’un yardımını geri çevirmiş ve sağlam tedbirler almamıştır. Adamlarına da fazla güvenmesi onun sonunu getirmiştir.

DİPNOTLARI

16- Koca, Salim a.g.e, s. 100, Anna, Kommena, s.126-458; Turan, Osman, a.g.e, s154, 1998

*Gebze ilçesi merkezine 15 dakika mesafedeki Dil iskelesi mevkii=Dilovası beldesine bağlı

17- Anna,Komnena, s.458

*Türkçe’de hiçbir isim (Türkiye’ye geldikten sonra) “M” harfiyle başlayamayacağı (Muhammed, Mahmud vb.) için “Monolug” kelimesinin kullanımı yanlıştır .Osman Turan “Monolog”un, Karaman oğlu gibi şahıs adı olduğunu ve Bunsuz=Kedersiz, anlamında, Munluğ=Kederli anlamına geldiğini söylemekte ve yazımında bu şekilde korumaktadır. Fakat Salim Koca bunun Munluğ şeklindeki yazımının yerine Türkçe kurallarına uygun biçimindeki doğru olan şeklini yani “Bunsuz”u salık vermektedir. Ayr. bkz. “Koca,Salim, Türkiye Selçukluları Tarihi, II. Cilt, Malazgirt’ten Miryokefelon’a (1071-1176)”

18- Koca, Salim, a.g.e, s. 100; Anna, Komnena, s.458; Turan, Osman, a.g.e, 154, 1998

19- Koca,Salim, a.g.e, s,100-101; Anna, Komnena, s. 459-460

* Pisidia ile Galatia sınırındaki, Senirkent yöresindeki Karma Köyü Türkmenlerine verilen ad.

* Aleksios’un artçı birlikleri komutanlarından, Tzipoureles ile birlikte.

20- Koca, Salim, a.g.e, s. 101; Anna, Komnena, s.460-461; Turan, Osman, a.g.e, 155, 1998

21- Koca, Salim, a.g.e, s.102

22- Koca, Salim, a.g.e, s.102; Anna, Komnena, s.463; Turan, Osman, a.g.e, 156,1998

23- Koca, Salim, a.g.e, s. 103; Anna, Komnena, s.481

24- Koca, Salim, a.g.e, s. 103; Anna, Komnena, s.481; Turan, Osman, a.g.e, 157, 1998

25- Koca, Salim, a.g.e, s. 103; Anna, Komnena, s.481; Turan, Osman, a.g.e, 157, 1998

*Türklerin yabancı milletlerle yaptığı savaşlarda sıkça rastlanan bu olay Türk milletinin farklı coğrafyalarda da olsa, farklı devletlerin askerleri de olsalar yeri geldiğinde soydaşlarının yardımına koşabileceğini, Türklerin nerede olursa olsun diğer milletlerden ayrıldığını göstermektedir. Malazgirt Meydan Muharebesi bunun en büyük ve en önemli örneğidir.

26- Koca, Salim, a.g.e, s. 104-105; Anna, Komnena, s.480-482; Turan, Osman, a.g.e, 157, 1998

27- Koca, Salim, a.g.e, s. 105; Anna, Komnena, s.492

28- Koca, Salim, a.g.e, s. 106; Turan, Osman, a.g.e, 158, 1998

29- Koca, Salim, a.g.e, s. 106

30- Koca, Salim, a.g.e, s.106; Anna, Komnena, s.494-495

31- Koca, Salim, a.g.e, s.106-107; Turan, Osman, a.g.e, 158-159, 1998

*Anna, Şahinşah’ın gözüne mil çekilmesi olayını Romanos Diogenes’in gözüne mil çekilme olayı ile kıyaslamaktadır. Anna’nın dediği gibi gözüne önce mil çekilip sonra da yay kirişiyle boğdurulmamıştır.

32- Koca, Salim, a.g.e, s.108; Turan, Osman, a.g.e, 160,1998; Anna, Komnena, s. 499-501

 

Orkun'dan Seçmeler