2002 tarihi, Türk Devletinin başına Kök Türk Aşina (Börü) ailesinin geçişinin 1500. yılıdır. Bugüne kadar sayısız hanedanlar ve dünyanın pek çok yerinde hükûmetler kurmuş olan Türklerin tarihinde Kök Türklerin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Bilindiği üzere Türk adı ile tarihte kurulan ilk devletimiz Kök Türklerdir. Elbette ki onlardan önce var olan Hunlar, Tabgaçlar gibi devletler de Türktüler. Kök Türkler, Hunların devamı olarak ortaya çıktılar, ancak Tabgaçlar maalesef Çin topraklarında ve Çinliler içerisinde yok olup gittiler. Börülüler ya da Aşinalar, kurmuş oldukları devletin adını, aynı soyu paylaştıkları diğer kabilelerin de itiraz etmeyeceği bir isimle andıklarından, Türk devlet anlayışı açısından başka Türk sülâleleriyle karşılaştırıldığında ap-ayrı bir yere sahiptirler.
Kök Türklerin dışında, Türk adıyla tarihte kurulmuş ikinci devlet ise, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Her iki devlette de Türk millî kimliği en üst düzeyde tutulmuştur. Elbette ki, Kök Türk birliğinin içerisinde Oguz, Karluk, Uygur, Kırgız, Türgiş vs. gibi Türk boyları bulunuyordu. Bunun benzeri olarak, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda da halkın esas kütlesi Türklerin Türkmen boyu olmakla birlikte, sınırlar dahilinde Türkmenlerin haricindeki Türk gruplarına da rastlamak mümkün idi. Büyük Atatürk, isteseydi yeni kurulan bu devletin adını Türkmen Cumhuriyeti olarak önerebilirdi, ancak o da tıpkı Kök Türk atalarımız gibi devletin içerisinde yer alan hiç kimsenin itiraz etmeyeceği ve aynı soydan gelenlerin kabul ettiği bir siyasî adı, yani Türk’ü tercih etmiştir.
Orta Asya Türk tarihinin en mühim vesikalarının başında gelen Çin yıllıklarında, Hunların bir Chü-c’hü boyundan bahis vardır. Bu adın eski bir Hun unvanı olması ve Türk adına karşılık gelmesi muhtemeldir. Daha sonra kabile ismi olmuş ve Attila da dahil, Hun hükümdarları hep bu aileden çıkmıştır. Yani bu Chü-c’hü (Türk) kabilesi büyük Hun yabgusu Motun’un (Mete) ailesi olduğu gibi, ondan sonra gelen Türk kaganlarının da ailesidir. Milâttan sonra 3. yüzyılın bitimine doğru, Tabgaç Devleti’nin temelleri atıldığı sırada bunların güneyinde, Li-yüan (maalesef adının Türkçe karşılığını bilemiyoruz) adlı bir Türk beyinin idaresinde Hunların on dokuz kabilesi yer alıyordu. Çin kaynakları bu on dokuz kabilenin ayrı ayrı yaşadığını ve en asillerinin C’hüler olduğunu söylerler. Bunlar Kansu bölgesinde yaşayan yabancı kavimler arasında sayıca da fazla ve kuvvetli olduklarından, büyük bir saygınlığa sahiptiler.
Daha sonraları bu Chü-c’hü (Türk) adı, 5. asrın başlarından itibaren, ünlü beyleri Bengü’nün faaliyetleri ve kahramanlıkları sayesinde etrafa yayılarak biraz daha ünlenmiştir. Büyük bir ihtimalle din adamı hüviyeti de bulunan Bengü Kagan’ın halk içinde itibarlı bir yere sahip, çok çalışkan ve bilgili, gök olaylarıyla yakından ilgilenen, cesur, alçak gönüllü, plânlı hareket eden, çevresine kolayca uyum sağlayan bir kişi olduğu söylenmektedir. Bengü Kagan’ın soyadı aynı zamanda Aşina (Börü) olmalıdır. Hunlardan sonra Türk devletinin başına geçecek olan Kök Türklerin temelini teşkil eden bu Börülüler ailesinin kahraman beyi Bengü, muhtemelen 433’lerde öldü. Ondan sonra devletin idaresini üstlenecek olan veliahtın yaşının küçük olmasından dolayı, devlet meclisi, hükmetme görevine ağabeyi Bögü’yü getirdi.
Chü-c’hüler (Türk) ile Tabgaçlar arasında bir akrabalık olmasına rağmen, Juan-juan seferine çıkan bir Tabgaç ordusuna saldırmaları yüzünden, 439 senesinde büyük bir bozguna uğradılar. Bu Türk kabilesi bir katilâma maruz kalınca onların bir bölümünü teşkil eden Aşinaların (Börülüler) 500 ailelik bölümü, Kansu’dan göçerek, Altay Dağları bölgesine geldiler.
440’larda Bengü Kagan’ın çocukları Turfan bölgesinde, Tabgaç Devleti’ne karşı başarılı savaşlar gerçekleştirdi, fakat 460 tarihinde Juan-juanların himayesine girmekten de kurtulamadılar. Juan-juanların da sürekli meşgul oldukları problemleri vardı. Özellikle başı boş Tölös boyları devamlı surette Juan-juanlarla kavga içindeydiler. 508 senesinde bir Tölös beyi Juan-juan hükümdarını öldürmüş, 516’da da bu olayın intikamını almak için Tölöslere hücum edilmiş ve Tölös beyi yakalandıktan sonra, ayaklarından bir ata bağlanarak sürüklenmek suretiyle katledilmiş ve kafası kesilerek içki kadehi yapılmıştı.
6. yüzyılın başlarında Çin’in kargaşa içerisinde bulunması ve parçalara ayrılması, iki göçebe halk olan Juan-juan ve T’u-yü-hunlara yaradı. Böylece onlar Doğu Asya’nın güçlü devletleri hâline gelmişti. 546 senesine gelindiğinde ise, bir Tölös ayaklanması üzerine, Kök Türkler Juan-juanları uyarmış ve yardım etmişlerdi. Bundan dolayı Bumın, Juan-juan kaganının kızını istedi. Buna çok kızan Anaguey; “Siz benim kölelerimsiniz, demircilerimsiniz, böyle bir talepte bulunmaya nasıl cesaret ediyorsunuz”, diye bu teklifi reddeti. Bu isteğin yerine getirilmemesi üzerine Bumın, bu kez Batı-Tabgaç (Kuzey-Tabgaç) devletine bir elçi gönderip, evlilik suretiyle onlarla siyasî ilişki kurmak istedi. Böyle bir teklifin kendi çıkarlarına da uygun düşeceğini bilen Batı-Tabgaçlar bu dileği olumlu karşıladılar. Birbirlerine sıkı bir bağla bağlanmış olan Kök Türkler, artık Orta-Asya’nın etkili bir gücü olmuşlardı. Tabgaçlarla aralarındaki evlilik faaliyetleri ve bu evlilik işinin gerçekleşmesi onları harekete geçirmeye yetti.
Bundan sonra Bumın ve kardeşi İstemi “dört tarafa ordu sevketmişlerdir”. 552 yılının başında Bumın’ın liderliğindeki Kök Türkler, Juan-juan ülkesine hücum etti. Juan-juan ordusu ağır bir mağlubiyete uğratılınca, Anaguey kendi canına kıydı, oğlu ise Çin’e kaçmak zorunda kaldı. Juan-juan halkının bir bölümü Kuzey-Ch’i devletinin himayesine sığındı. Bundan sonra Bumın, İl Kagan unvanını aldı ve Kök Türkler, tarihî Türk yurdu Ötüken’i merkez yaptılar.
Kitabelerde Kök Türk Kağanlığı’nın kuruluşu şu cümlelerle anlatılmaktadır: “Yukarıda mavi gök, aşağıda yagız yer yaratıldıktan sonra ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerine atalarım Bumın Kagan ve İstemi Kagan oturmuş, oturduktan sonra Türk milletinin ülkesini, töresini idare etmiş, düzenlemiş, dört taraf hep düşman imiş. Asker sevkedip dört taraftaki halkı hep itaata almış, tabi etmiş. Başlılara baş eğdirmiş, diz çöktürmüş. Doğuda Kadırgan-Yış’a kadar, batıda Temir-Kapı’ya kadar milletini yerleştirmiş. İkisinin arasında pek teşkilâtlı Kök Türkler böylece oturur imiş. Bilge Kagan, yiğit kagan imiş. Bakanları da yine bilge ve yiğitmiş şüphesiz. Begleri de, milleti de yine doğru imiş. Onun için ülkeyi böylece tutmuş, ülkeyi tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi daha sonra ölmüş.”
Börülülerin (Aşinalar) Türk Devletinin başına geçmesinden sonra Bumın Kagan, devletin merkezinde yani Ötüken’in ortasında, Orkun Vadisinde kalırken, kardeşi İstemi’ye batıdaki On-Ok Türklerinin idaresini verdi.
Bu siyasî teşekkül 8. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Bİlge Kagan’ın 734 senesinde ölümüyle, başa geçen çocukları ülkeyi iyi idare edemediler. Bunun üzerine Basmılların başı çektiği ve Uygurlar ile Karluk Türklerinin de katıldığı yeni bir siyasî oluşum meydana çıktı. Bunlar 744 senesinde Kök Türk, Börülüler (Aşina) ailesini devirerek, idareyi tamamen ele geçirdiler.