Ana Sayfa 1998-2012 İnönü ile hesaplaşma

İnönü ile hesaplaşma

3 Mayıs 1944 olaylarından çok sonra da olsa, tarih, Türkçüleri haklı çıkardı. Fakat 19 Mayıs 1944 nutkuyla bizi, tutuklu 23 Türk milliyetçisini vatan hainliğiyle itham eden İsmet İnönü’yle hâlâ doğru dürüst hesaplaşamadık.

Evet, tarih gibi, mahkemeler de, bizi haklı çıkardı; haksız olarak bize işkence edenleri de, zımnen, yalancı ve iftiracı ilân etmiş oldu ama, hâlâ, kendi yakıştırmasıyla “Millî Şef” İnönü’ye medhiye düzenleyenler var.

İnönü’nün himaye ettiği solcular ve partililer böyle yapınca bunu normal karşılıyorum ama, bizden biri onu medhederse çok şaşırıyorum. Üstelik sevdiğim ve saydığım bir arkadaşım bunu yaparsa!

Hadi ismini de vereyim: Muhiddin Nalbantoğlu. Kurultay gazetesinin 3 Mayıs 2003 günkü sayısında “Bayram olan Felâket” başlıklı yazısı inanılacak gibi değil!

Resimlerle ve yazılarla İnönü!

Yazısının resimleri o “felâketi” yaşayan Türkçüleri veya nümayişi gösteriyor sanmışsanız çok yanıldınız. İlk iki resim de “Millî Şef”in ne yaman bir devlet adamı olduğunu gösteriyor: Biri Çörçil’le, diğeri de Ruzvelt’le başbaşa fotoğrafları. En altta da lûtfedilmiş, mahkeme resmi.

Diyelim ki üsteki ki resmi gazete ondan habersiz seçmiş. Öyleyse Muhiddin dostumun yazısına bakalım:

Başlangıç kısmına diyecek yok: arkadaşımız tam bir Türkçü yazar olarak 23 sanığın haklılıklarını ve çektikleri eziyetleri çok güzel anlatıyor. Ondan sonra iş karışıyor. Suç sanki sadece 1. Sıkı Yönetim Mahkemesininmiş gibi “anlamsız ve insafsız bir muhakeme sonucunda göstermelik cezalar” verilmiş! Atsız’a verilen 10 yıl, bana 5 yıl ve Diyarbakır’da 2 yıl sürgün ve diğer cezalara “göstermelik” denebilirse!

İnsaflı olmak gerekirse Nalbantoğlu, İnönü’yü büsbütün haklı çıkarmıyor ve “Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün de nasıl olduğu hâlâ anlaşılamayan bir gerekçe ile yol açtığı bu çok acı devir…” diyor. Oysa az sonra İnönü’nün bu “anlaşılamayan” işi neden yaptığını anlamış: Türkçüler, vaktiyle Enver Paşa’nın yaptığı gibi Türkiye’yi tehlikeye sürüklemek üzereymişler! “1944 yılı içinde basındaki milliyetçilerin yaptıkları çağrışımlar… Türkiye’yi savaşa hazırlamakta, hattâ zorlamakta olduğunu (İnönü) farketmişti… Türkiye’yi Almanya safında Ruslar’a ve müttefiklerine karşı savaşa sokmak emelleri vardı”!!

Aynen 19 Mayıs 1944 nutku ve savcı Kâzım Alhöç’ün iddia ve iftiraları! “Türkçülerin ve Turancıların çok cüzzî bir etkisi” olduğunu yazan Nalbantoğlu, buna rağmen İnönü’nün, “Milliyetçileri tevkif etmek zorunda kaldığını” ekleyerek onu suçsuz buluyor.

Yanlışlar dizisi

Gerek bu yazarın, gerekse 1944 yılının “Tabutluk Zebanîlerinin” (Menderes’in) 1946 seçim nutuklarındaki tanımlaması) yaptıkları büyük yanlışlara bir kere daha işaret edeyim.

1939 yılında yayınladığım Ergenekon dergisinin her sayısında çıkan “Faşizm Tehlikedir!” başlıklı yazılarım yüzünden dergimiz İnönü tarafından “Almanya’yla dostuğu bozucu neşriyat” gerekçesiyle kapatılmıştı. Ondan sonraki dergilerimde de, “Türkçülüğe Giriş” başta, kitaplarımda da Hitler Almanyasına hep tenkitçi bir açıdan bakmıştım. “Almancı” olarak tutuklanmamız akıl alır mı?

1943’e kadar Türkçü basın, “Dış Türkler”e ilgiyi ön plâna çıkarmışsa da, hiçbir zaman “Almanlarla bir olalım, Rusya’ya savaş açalım” gibi bir kampanyaya girişmemiştir. Böyleyken, 1944 yılı gibi, Almanların Ruslara yenildiği ve geri çekildiği sırada mı böyle saçma bir yol tutacaktık?

1944’te mücadelemiz hep azan komünistlere karşıydı. Kızılordu’nun Stalingrad zaferinden sonra, Bulgaristan’daki ve Romanya’daki kızılların darbe yapıp Moskova’ya davet çıkarmalarını bizim komünistler örnek almıştı; her devirde ayak üstünde kalmayı hedefleyen tek parti diktatörlüğü onları hemen himaye etmiş, İnönü ve Hasan Âli Yücel gibi avenesi bunların yayınlarını okul kitaplıklarına kadar sokmuşlardı. Tehlike buradaydı ve biz artık Turancılıkla değil, bu millî mücadeleyle uğraşıyorduk.

Gök Börü’deki hükûmeti ağır eleştiriye tutan yazılarım, “Kızıl Faaliyet” ve “Solcular ve Kızıllar” adlı küçük kitaplarım, Atsız’ın Orhun’daki o meşhur, Başbakan’a Açık Mektup’ları hep bu yoldaki yayınlarımızdı. 3 Mayıs günü Atsız aleyhine açılan dâvâyı protesto yürüyüşlerimiz de, Türk dünyası için değil, komünist “Beşinci Kol” ajanlarına karşıydı.

İnönü’nün 3 sebebi

Türk milliyetçilerini vurmak isteyen İnönü’nün birden çok sebebi vardı: Sovyetlere rüşvet bir; iktidarını ilerde tehdit edebilecek her türlü muhalefeti peşinen ezmek bir başka sebep: İnönü, Türkçülerle beraber, Mareşal Fevzi Çakmak’la Celâl Bayar’ı da hedef almıştı (bana imzalatmak istedikleri sözde ifademde onların da adı vardı!) Üçüncü sebep ise beni şahsen mimlemiş olmasıydı: 126 Azerî mülteciyi Rusya’ya iade etmesini önlemek için Yalova’da Termal Otelinde aramızda geçen şiddetli tartışmayı hiç unutmamış, Tabutluk işkencesi için beni birinci aday yapmıştı (3 gün 4 gece olarak rekor kırışımdan herhâlde Sovyetlerin haberi olmamıştı!)

İnönü’nün Türkçüleri Nazi Almanyası lehine darbeye hazırlanmakla suçlamasının sahteliği ispatlanmadı mı: Askerî yargıtayın 1. Sıkı Yönetim Mahkemesi’ni “güdümlü ve tarafsız” görüp kararı bozmasıyla yetinmeyip, bizi serbest bıraktırıp dâvayı 2. Sıkı Yönetim Mahkemesi’ne devretmesi gibi çok anlamlı kararı! Sonunda da, hepimizin her suçtan ve isnaddan beraat edişimizle gerçek, tarihe geçmemiş midir? Nalbantoğlu, bütün bu sebep ve kanıtlara rağmen hâlâ o “komplo teorisine” nasıl iltifat edebilmiş, anlayamıyorum.

Kafası iyice karışmış olacak ki İsmet İnönü’yü bir yerde “milliyetçi-ırkçı” olarak takdim ediyor ve şu anlaşılmaz cümleyi yazıyor: “Onları (Türkçüleri demek istiyor) daha henüz yargılanmadan ve peşinen mahkûm eden Cumhurbaşkanı İnönü, Atatürk ekolünden gelmekte olduğunu unutmamıştır”. Bu da ne demek oluyor. Atatürk herhâlde kabrinde dönmüştür!

Nalbantoğlu’nu ben hep iyi bir araştırmacı diye bilir ve beğenirdim. Nüshası bugün ancak Hoover Kütüphanesinde bulunabilen, benim bile unuttuğum bir kitabımdan bana bahsedip şaşırtmıştı vaktiyle. Aman bir daha bu seferki gibi şaşırtmaz inşallah.

Gelecek yazımda, İnönü’nün tarih önünde ufak bir yargılanmasını yapmak isterim. Daha derin araştırmalara vesile olur ümidiyle.
 

Orkun'dan Seçmeler

Geçmişe Saygısızlık

Orkun’a Gelenler