1989 Soğuk Savaşın bitiminde; merkezî kapitalist ülkelerin, Sovyetler Birliği dağılmadan önce kendi yayılmacı anlayışlarıyla hazırladıkları projeleri etkin bir biçimde uygulama alanı doğmuş ve uygulamaya geçirdikleri projelerle; yerellik olgusuna, alt kimlikleri kışkırtma yoluyla ulus devlet anlayışını yok etmek amaçlı girişimlere vurgu yaparak; etnik, kültürel ve dinsel unsurları ön plâna çıkarmak üzerinden insan hakları adı altındaki yayılmacı güdüleri baskın duruma getirmişlerdir. Merkezî kapitalist ülkeler, parasal alt yapısını kendi örgütleri (IMF, Dünya Bankası) aracılığıyla sağladıkları; çıkar amaçlı uygulamanın yapılacağı ülkelerde; gazetecilerden, üniversite öğretim üyelerinden ve değişik meslek gruplarından seçilip satın alınan kişiler yoluyla siyasî baskı işlevine sahip grupları oluşturmakta ve kamuoyunun dikkati, kitle iletişim araçlarıyla yönlendirilebilirliği sağlanmış olmaktadır. Birçok NGO; sorunların, merkezî ülkeyle toplum arasındaki anlaşmazlıklardan çıktığını söylemekte ve toplum muhalefetini bu anlaşmazlığın kaynağına çevirmektedirler.
Kimi NGO’lar, ulusal değerler dizgesiyle bağdaşmayan, bağdaşmamasına koşut bir yönelimle ulus al değerler sistemini yıpratmaya; her türlü etnik, dinsel, kültürel ve siyasal alt kimlikleri kışkırtmayı bir görev bilmektedir. Bugün Avrupa’nın 270’den fazla kentinde örgütlenen, yaklaşık 25.000 üyeye sahip olan bir ‘Sivil Toplum Örgütü’ olan AEGEE’nin Fransızca açılımı “Association des Etats Généraux des Etudiants de I’Europe”dır. 1985 yılında birkaç üniversite öğrencisi tarafından kurulmuş ve “temel fikri o dönemlerde oldukça gündemde olan ‘Avrupa Kimliğini’ ve kavramını Avrupalı gençler arasında tartışmaya açmak, bunu yapılacak etkinliklerle yaşayarak oluşturmaktır.”AEGEE, “ulus devlet kavramının ötesinde farklı kültür, dil, inanç, etnik ve millî grup ve anlayışa sahip gençleri” bir araya getirebildiğince “Avrupalılık Üst Kimliğini” gerçekleştirebileceğini savlayan bir NGO olarak tanımlanmaktadır.
Fransa’da eskiden ülkeyi temsil eden üç kesimin (kilise, aristokrasi ve burjuvazi) bir araya geldiği genel meclise verilen isim olan ve AEGEE’nin Fransızca açılımında “…Etats Généraux…” biçiminde geçen kavramın, hiç kuşkusuz, AEGEE’nin Fransızca açılımının Türkçe’sinde belirttiği gibi: “Avrupa Öğrencileri Forumu” ya da “Avrupa Öğrencileri Genel Forumu” anlamında olmayacaktır. Genellik boyutunu içerse dahi siyasî işlevinden soyutlanamayacaktır. Etats Généraux kavramını bugüne uyarladığımızda, kilise ayağı Patrik Bartholemeos’la, aristokrasi ayağı yapay Avrupalılık kimliğiyle, burjuvazi ayağı Avrupa finans kapitaliyle temsil edilmektedir.
AEGEE isimli NGO’nun kuruluşunda çalışan: “…d’Estaing, Chirac, Thatcher…” gibi siyasetçilerin yanı sıra “Patronları” olarak tanıtılan koruyucularında (hami) da: “Patrik Bartholemeos, Mikhael Gorbaçov, Karen Fogg” gibi kişilerle karşılaşmak mümkün.
“…gelecekte, Avrupa’nın karar alma mekanizmalarında görev alacak olan gençler arasında iletişimi ve işbirliğini arttırmayı, karşılıklı hoşgörüyü geliştirmeyi” amaçlayan AEGEE Türk gençliğinin; Türklük bilincini/onurunu yitirip “Avrupa Vatandaşı” kimliği kazanımlarının (!) yolunu açmakla kalmıyor, AB’ye aday olan her ülkenin gerekli şartları yerine getirdikten sonra girebileceği AB Eğitim ve Gençlik Politikalarına (Sokrates, Comenius, Erasmus gibi) Türkiye’nin de katılımını sağlamak için yoğun (!) çaba harcıyor. “Ekonominin Prensi Ali Babacan” AB toplantılarında Türkiye’nin ulusal ekonomisini savunup (!) Türkiye’ye döndüğünde; Türkiye’nin AB para dizgesi Euro’ya geçebileceğini söylemişti. AB üyesi olmayan ve AB’ye üye olarak alınmayacak olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AB üye devletlerinde uygulanan dizgeleri neden benimsesin?
“…gelecek nesillerin Avrupa içinde yetişmesi”, “…eğitimde Avrupa boyutunun geliştirilmesi”, “öğrencileri Avrupa’ya getirmek, Avrupa’yı tüm öğrencilere götürmek” sloganı, “Avrupa bilincini güçlendirmek üzere” yapılan etkinlikler, “AB’nin ekonomik, politik ve yönetsel yapısının anlaşılması yoluyla duyarlılık artırılması”, “Barış yolunda bütün engelleri, düşmanlıkları, sonradan yaratılmış bölünmeleri ve zorla varsayılan farklılıkları aşmış bir Avrupa oluşturmak” ilkesi, “Avrupa anlayışını gençler arasında yaygınlaştırmayı”, “Bölgesel özelliklere ve kültürel farklılıklara saygı gösterirken bunların Avrupa üst kimliğiyle bir sentezini oluşturmak” için yapılan tüm etkinlikler AEGEE’nin hiç de masum bir öğrenci örgütü olmadığının bir göstergesidir. Denilebilir ki; AEGEE öz amaçları itibariyle, AB’nin bölgesel yapılanması sürecinde, konfederal ağırlığı olan, güç artırma stratejileri çerçevesinde Türk gençliğini kullanmaktadır.




