Ege’de bir yazlığımız var, 35 senedir gideriz, denizi çok güzeldir, havası da öyle.
Bunları severim. Ama orada sevdiğim başka birşey daha var, çoğu kimsenin
belki farkına bile varmadan günlerini geçirdiği o sahilde: gece ve gökyüzü…
Evin terasına çıkıp şezlonga uzanırım geceleri ve başımı gökyüzüne çeviririm .
Pırıl pırıldır, tek bulut görünmez yazın, o kadar çok yıldız olur ki, sanki başka bir
dünya gibi. Sadece uçakların ışıkları görünür orada ve yıldızlar o kadar çoktur
ki, o gökyüzü hiçbir zaman tamamen karanlık olmaz. Saatlerce seyrederim öyle,
uykum gelene kadar, hatta çoğu zaman orada uyuyuveririm.
Yıldızlar çok evet, ama farklı olanlar var aralarında, kendisini belli eden,
diğerlerinden ayırabildiğiniz, dikkatinizi çeken, ışık ve enerji saçan..
Aslında her birimiz birer enerji kaynağıyız, yaşadığımız müddetçe içimizdeki enerji
ile ne yapıyorsak yapıyoruz, ya da yapamıyoruz ve tıpkı yıldızlar gibiyiz, fark
edilebilen ya da hiç görünmeyen. Eşitler belki , gökyüzünde bulunma açısından,
ama denk değiller. İnsanlar da böyle, dünya üzerinde herkesin eşit şekilde
yaşama hakkı var, ama denklik yok, olamaz da, bütün doğa böyle, kimin enerjisi
fazla ise o diğer eşitlerden bir adım önde.
İşte o farklı ve parlak yıldızlardan biri,
Altan DELİORMAN…
Esasında köşeleri yoktur yıldızların ama, biz öyle algıladığımız için öyle
görüntülüyoruz, 5 köşel i gibi. O hâlde ben bu 5 köşeye şunları yerleştiriyorum:
İrade, zekâ, akıl, mücadele, muhakeme…
Ortak özellikleri, hepsinin kaynağının beyin olması, insanlar arasında denkliği
bozan şey de bu zaten: BEYİN…
O beyin işte onu farklı kılan, Altan Deliorman yapan.
Ona sağlığında ve hastalığında üretme ve yaşama gücü veren…
1-İrade. Hastalığı süresince öyle acılar çekti ki, normal bir vücudun
taşıyamayacağı, ortalama bir insanın kaldıramayacağı kadar ağır ve sert. Ama
enerji kaynağı beyni idi ve o da çok güçlü idi. Öyle ki, ölümünden –ki Ramazan
Bayramı’na rastlıyor, iki gün önce dahi işyerine gidebilecek kadar, hâlâ yazacağı
kitapları, yapacağı işleri düşündürtecek kadar.
Bazen diyordu ki, dayanılacak gibi değil ama insanın canı da tatlı…
O beyin gücü ile ortaya çıkan irade onu ayakta tutuyordu. Elbette sağlığında
da bu kuvvetli irade ile Altan Deliorman olmuştu. Tek bir konuda zaafı vardı:
kent sigarası. Annem ona dermiş ki, -kendisi söylemişti birgün bana; Sen ne
zorlu yollardan geçtin, ne badireler atlattın, nelerle mücadele ettin, bir tek şu
sigaraya yenik düşüyorsun, valla bunu söylediğinde utanıyordum çok demişti.
Sonunda doktor zoru ile de olsa, sigaraya karşı da galip gelmesini bilmişti ama.
2-Zekâ:, Şu IQ dedikleri şey var ya hani, o da boldu babamda, afacan bir çocuk
vardı devamlı içinde tuttuğu, zeki adamlarda olur bu, aslında yazı yazmak da
zekâ gerektirir, herkes yazar belki ama, kelimeleri, cümleleri birbirine ekleyip,
zengin anlamlar kazandırarak onu bir kitap haline getirmek de farklı insanların
işidir.
3-Akıl: İradeniz var, zekisiniz de ama doğru yola giremiyorsunuz, organize
olamıyorsunuz, yönetemiyorsunuz, neye yaradı? Eğer bu gücünüzü akılla
birleştirebiliyorsanız bir mana ifade edecek, sizin farklılığınızı ortaya koyacaktır.
4-Mücadele : Haklıysan mücadeleden korkma, bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin
iyisine deli derler. Buydu işte babam. Soyadımızdaki “deli “ ibaresi, yiğitliğine
uyan bir anlam taşıyor. Şeyh Edebali’yi bilen, söylediklerini de hayata geçiren
biri. Bilir, çünkü kültürlü ve derin bir adam, bilir çünkü hayatı boyunca Türk’ün
gücüne katkıda bulunmak için çalışmış, tarihi de bilir tarihi kişilikleri de…
Mücadele etmek onun doğasında vardı, hele haklılığına inanmışsa ki o
inanmışsa gerçekten haklıdır.
Sonuna kadar giderdi, maddi zararın da önemi yoktu, yeter ki hak yerini bulsun.
Bazı davaları vardı bu yolda açılmış, ben de avukatı olarak takip ediyordum.
Birisinde hiç unutmuyorum, duruşma çıkışı karşı taraf yanıma geldi, sordu bana
Altan bey neyiniz oluyor diye, babam deyince, lütfen kendisine iletir misiniz, bu
davayı açmasına biz sebep olduk, kendisini tanırız, yani burada bizim hatamız
var, o yalan söyleyecek ya da hakkımızı yiyecek biri değil, dava devam etsin
tamam, sonuç da ne çıkarsa kabulümüz ama biz kendisini üzdüğümüz için
üzülüyoruz demişti. Ne kadar önemli…
5-Muhakeme : Bana göre hayatlarında başarılı olmuş insanların sahip oldukları
vasıfların en önemlilerinden biri muhakeme gücüdür. Sağlam bir mantık yapısı
ve muhakeme gücü. Bu da vardı onda…
Onu yıldız yapan bu hususiyetlerin ortak noktası hepsinin kaynağının beyin
olması ve şu var ki, beyin kanaması geçirdi, güç kaynağı söndü birden ve onu
öldürecek tek şey buydu.
Ölüm…
Telaffuzu zor tek gerçek, babam öldü, evet bu gerçek, kabulü zor, ama gerçek.
Öldükten sonra kendisini yaşatacak işleri zaten yaptı ki, sevenleri onu anma toplantıları düzenliyor. Yattığı yerde rahat olduğuna inanıyorum, fiziki acılar son buldu,
ruhen de mutludur.
Bana ve bize bıraktığı en büyük miras ismidir. Hayattayken bir alışveriş
konusunda anlaştığı fakat bu anlaşmayı gerçekleştirmeğe ömrünün yetmediği
bir konu vardı. Anlaştığı kişiyi ben tanımıyorum ama o babamı uzun yıllardır
tanıyan biriymiş. Konuyu halletmek için bir araya geldik. Benim elimde sadece
babamın o kişiye söylediği sözler var, imzalanmış herhangi bir belge ya da
başka bir şey yok, sadece söz… Adamı kırmamak ve ürkütmemek için çaba
gösteriyorum, bunu fark etti ve bana dedi ki
-Altan bey’in oğlu değil misiniz?
-Evet, oğluyum…
-Tamamdır o zaman…



