TÜRKİYE hakkındaki kanaati araştıran soruya “kararsızım” cevabı Moğolistanlılarda en sıktı (% 50). Kırım (% 36), Afganistan (% 28), Ahıska (% 14), Azerbaycan (% 11) kararsızların sıklığında sırada idiler. Birer Türkmenistanlı ve Kırgız öğrenci olumsuz cevap vermişlerdi.
Türk Dünyasından gelen diğer öğrenciler hakkındaki düşünceler genelde olumlu idi.Ancak Moğolistanlılarda (% 14), Kırımlılarda (% 18), Azerbaycanlılarda (% 5) düşük oranlarda “ilgilenmiyorum” cevabı bulundu.
Türk Devlet ve Topluluklarının kardeşlik ve dayanışma içinde olmaları kanaatinin baskın olmasına karşın; Türkmenistan ve Moğolistanlı öğrencilerde % 10 ve % 3 oranlarında “her devlet ayrıdır” görüşü belirlendi.
“Türk olmayan kişi ile evlenir misiniz?” sorusuna verilen cevaplar Tablo 6’da özetlenmiştir.
Türkiyeli arkadaşları ile ilişkileri Moğolistan, Azerbaycan ve Bulgaristanlı öğrencilerde (% 28-35 oranında) “orta” veya “zayıf” bulundu.
Türk Dünyasından gelen öğrenciler arasında ise “orta” veya “zayıf” cevabı Moğolistan, Azerbaycan ve Afganistanlı öğrenciler arasında % 25-35 arasında değişiyordu.
Türkiye hakkındaki kanaati araştıran soruya “kararsızım” cevabı ilk geldikleri yıllarda yüksek (% 36); yıllar ilerledikçe daha düşük bulundu.
Türk Dünyasından gelen diğer öğrenciler hakkındaki olumsuz sayılabilecek ilişkileri ilk yılda % 20 iken izleyen yıllarda % 8-15 dolayında bulundu. 5-6 yıllık guruptaki % 30 oranı dikkat çekici idi. Birbirlerine karşı duygularında yıllara bağlı dikkati çeker değişiklik bulunmadı.
Türk Devlet ve Topluluklarının kardeşlik ve dayanışma içinde olmaları kanaati baskındı. İlk yıl % 20’yi bulan “her devlet ayrıdır” veya “fikrim yok” cevapları, ilerleyen yıllarda % 2’ye kadar düşmüştü.
Evlenmek için “Türk olmasını şart” olarak beyan edenlerin oranı, ilk yılda 0 iken 1-4 yıllıklarda % 30-43; 5-7+ yıllıklarda % 14-21 bulundu. Bu değerlendirmede, ilk yıllarda milliyet ve dine verilen önceliğin az olmasına karşın; ilerleyen yıllarda din ve milliyet faktörleri ön plâna çıkıyordu.
Kişisel burstan faydalanan öğrencilerde: Türk olmayanla evlenmeyeceğini bildirenlerin oranı 0 idi. Burs aldığı kaynağı açıklamayan 60 kişilik grupta ise bu oran % 28 bulundu.
Burs alan öğrencilerin % 25’i evlenmek için Türk olma şartını koyarken; bu oran burs almayanlarda % 11 bulundu.
Türk Devletlerinin “hepsinin ayrı” olduğunu düşünenlerin oranı resmî yurtlar için % 1.2, evler için % 14.2 idi.
Evlenmek için Türk olmasını şart görenlerin oranının resmî yurt ve evler için birbirine yakın olmasına karşın; “Müslüman olması yeterlidir” cevabı % 13’e % 38 olarak evde kalanlar lehine idi.
Tartışma ve Yorum
Onaltı-yirmi yaş grupunda iken yüksek öğretim amacı ile ülkemize gelen Türk Devlet ve Akraba topluluklarına mensup gençlerin ülkemizde yaşadıkları problemlerin yoğunluğu dikkat çekicidir. Türkiye lehçesi fazlaca bir sıkıntı çekmeyen bu grupta, ekonomik sıkıntılar ön plâna çıkmaktadır. Türkiye’ye sevgi ve ilgiyle gelen bu gençler, genelde olumlu etkilenmektedir.
Güncel rakamlarla resmî kanallardan sağlanan (MEB tarafından) 80-90 milyon TL düzeyindeki burslar yetersiz kalmaktadır. Özellikle Türkiye lehçesi ve sıla özlemi noktasında ciddî sıkıntıları olan gençlerin devre kayıpları durumunda burslarının kesilmeleri de ciddî bir rahatsızlık konusu olmaktadır.
Öğrencilerin % 75’i ailesinden katkı almamaktadır. Hayat şartlarının giderek zorlaştığı ülkemizde bu rakam ancak beslenme ihtiyacını sağlamaktadır. Türk Diyanet Vakfı, İslam Kalkınma Bankası ve özel kültür anlaşmaları ve değişim programları ise çok kısıtlı olup; anket çalışması yaptığımız öğrencilerimizden hiç birine katkı sağlamamışlardır.
Ekonomik zorluklar içindeki öğrencilere yapılan ek yardımlar değişik kişi ve vakıflardan sağlanan burslarla olmaktadır. Hayır sahibi kişilerin sağladığı bursların yanı sıra, değişik cemaat ve vakıfların dağıttıkları burslar dikkat çekicidir. Öte yandan söz konusu cemaat ve vakıfların sağladıkları ücretsiz konaklama imkânları da sosyal psikoloji noktasından önem kazanmaktadır. Çalışma grupundaki öğrencilerden % 34’ü evlerde kalmakta olup; Bu evlerin tamamına yakını değişik cemaat ve vakıflara aittir. Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun ücretsiz konaklama imkânına karşın; öğrencilerin evleri tercih etmeleri dikkat çekicidir.
Yarının Türk Dünyasında bilim adamı, bürokrat, siyasetçi ve yöneticiler olacak olan bu kadroların, millî şuur ve hazırlanma açısından özellikle üzerlerinde durulmalıdır. Acıdır ki: yüksek öğretim programlarımızda yetersizlik söz konusudur. Uzun yıllar sosyalist idare altında kalmış topluluklarımızdan gelen gençlere millî şuurun verilmesi gerekir. Bu noktada yüksek öğretimimizde önemli bir eksiklik söz konusudur. Bu eksiklik cemaat ve ümmet esasıyla kapalı eğitim yapan gruplara avantaj sağlamaktadır.
Türk Ocakları Samsun şubesinde 3 yıldır yürütülen çalışmalarla başlangıçta biribirlerine tamamen yabancılık hissi taşıyan gençlerde kardeşlik duygusu yerleştirilmeye çalışılmıştır. (Denekler 1-2-3 yıllık gruplar hâlindedir). Eğitim-öğrenim yılı süresince, haftada 2 saati bulan çalışmalar, başlangıçta son derece yetersiz olan kardeşlik duygularının % 95’lere kadar ulaşmasını sağlamıştır.
Buna  rağmen,  millî  şuur  noktasında  hâlâ  ciddî  yetersizlik  bulunmaktadır.  “Türk  olmayan  kişi  ile  evlenir  misiniz?”  sorusuna  öğrencilerden  ancak  %  22’si  hayır  cevabını  vermişlerdir.  Bu  oran  yeni  gelen  öğrencilerde  çok  düşük  iken,  Türkiye’de  geçen  süre  ile  artış  gösteriyordu.  Aynı  soruya  milliyet  ve  dinin  önemli  olmadığını  belirtenlerin  oranının  %  52,  “müslüman  olması  yeterlidir”  cevabının  %  21  olması  dikkat  çekicidir.  Bu  oranlardaki  yükseklik,  milliyeti  reddeden  sosyalist  rejimin  etkisinin  günümüze  kadar  uzanması  olarak  yorumlanabilir.  Evlenmek  için  “müslüman  olması  yeterlidir”  cevabını  verenlerin  oranlarının  evde  kalanlarda  yurtta  kalanlara  oranla  3  misli  daha  sık  oluşu  öğrencilerin  bulundukları  evlerdeki  etki  ile  açıklanabilir.
                      


                                    
