yılı Moğolistan Türk Anıtları Projesi çalışmalarını yürütmek üzere bu ülkeye giden Türk ekipleri üç ana bölgede faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Bunlardan biris Tunyukuk Âbidesinin olduğu yer, diğerleri de Bilge Kagan ve Köl Tigin külliyeleridir. Ancak Bilge Kagan Yazıtı ile Köl Tigin Yazıtının olduğu alan birbirine çok yakın olduğundan bunları aynı bölge içinde sayabiliriz. Orkun’daki iki kardeşe ait olan âbidelerin bulunduğu komplekslerde harita ve jeofizik amaçlı çalışmalar yapıldığı gibi, yüzey taramalarında büyük bir mesafe katedilmiş, birçok anonim mezarın tesbiti de yapılmıştır.
Bu seneki yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları sırasında karşımıza çıkan en ilgi çekici buluntulardan birisi Bilge Kagan külliyesinin içinde yer alan sanduka mezardır. Burası sunak taşından iki metre kadar kuzeyde yer almaktadır. Türk ve Moğol bilim adamları bu mezar biçimindeki dört sanduka taşının mahiyeti konusunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Ancak şurasını belirtmemiz gerekir ki, bu sembolik mezardan, daha evvel burada çalışmalarda bulunan ilim adamları pek bahsetmemektedir ve kaynaklarda da görüntülerine yer verilmemektedir. Zaten sunak taşının yanında toprak tabakasının altında kalmış olması da, insanların bunu görmesine engel olmuştur. Aynı zamanda bu durum, Bilge Kagan külliyesinde ciddî bir ilmi kazının da yapılmadığına işarettir. Dolayısıyla bu sembolik mezar bize göre ilk defa ilim âleminin gözleri önüne 2001 yılı kazı çalışmaları sırasında sergilenmektedir.
Şimdiye kadar bu tür mezar külliyelerinin içerisinde böyle bir yapıya rastlanılmamıştır. işin doğrusu, Bilge Kagan ve Köl Tigin komplekslerine benzer mimarî özellikte yapılar bulunabilirse de onlar başlı başına ayrı bir durum arzetmektedir. Bu sanatsal birimler sadece Türk dönemine aittir. Fakat daha sonra Moğollarda da bunlara benzer binalar inşa edilmiştir. Türk yapıları, diğer türlerine nazaran daha gelişmiş hususiyetler ortaya koyar.
Bununla beraber özellikle Köl Tigin Yazıtının olduğu yerde; onun kuzey, doğu ve batı kesimlerinde sandukalı pek çok mezar göze çarpmaktadır. Bu mezarlarda dikkati çeken durum, yekpare dört taşın yan yana konulmuş olmasıdır. Tek parça hâlindeki bu taşların üzerinde zaman zaman çiçek motiflerine, zaman zaman da bir efsane kuş olduğu kabul edilen ve bizim “Kut Kuşu” dediğimiz canlının resimlerine tesadüf ediliyor. Gerçekten bunların hepsi de birer sanat şaheseri konumundadırlar. Harika birer arkeolojik eser olan bu malzemelerin bir an evvel müzelere taşınması yahut da bulundukları yerlerde korunma altına alınmaları gerekmektedir. Ancak Moğollar buna pek yanaşmamaktadırlar. Bunları müzelere taşıdığımızda turistlere gösterecek bir şeyimiz olmayacak gibi bir gerekçe ileri sürüyorlar. Fakat çevrede bol miktarda bulunan bu eserlerin hepsinin yerinde teşhir ve korunması da yakın gelecekte pek mümkün görünmemektedir.
Daha  önce  de  bu  tip  sembolik  mezarlar  açılmıştır.  Genellikle  içleri  boş  durumdadır.  Buradan  ölülerin  daha  gizli  yerlere  gömüldükleri  sonuçları  çıkmaktadır.  Bunun  birinci  sebebi  ölülerin  ruhlarının  rahatsız  edilmemesi,  ikincisi  de  ölü  ile  beraber  mezarlara  konan  özel  eşyaların  soyguncuların  eline  geçmemesi  içindir.  Bilge  Kagan  ve  Köl  Tigin’in  anıt  mezarlarının  bulunduğu  bölge,  Aşina  sülâlesinin  aile  mezarlığı  durumundadır.  Meselâ  Köl  Tigin  külliyesinin  3-4  km.  kuzey-batısında  bu  tip  sembolik  mezarlardan  birkaç  tane  vardır.  Bunlardan  ikisi  birbirine  çok  yakın  ve  ikisinin  de  balbalı  bulunmamaktadır.  iki  sanduka  mezarın  yanyana  bulunması,  ilk  bakışta  bunların  bir  karı-kocaya  ait  olabileceğini  gösterdiği  gibi,  iki  savaşçı  (alp)  kardeşin  de  taş  sandukaları  olması  muhtemeldir.
                      


                                    

