Ana Sayfa 1998-2012 Türkiye’de yeni terör ayakları“Huzurun satın alınması”

Türkiye’de yeni terör ayakları“Huzurun satın alınması”

Bayrağımıza, toprağımıza, dilimize, istiklâlimizin simgesi

İstiklâl Marşımıza sahip çıkalım. Tek ve önemli uğraşımız

bu şekilde tecellî etmelidir.

Öncelikle huzur alınışı neden başlatılmıştır, nerede zengin bulmuştur? Bunları sıralarsak ilk hedef neresidir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti İstiklâl Savaşı sonrası ulus bir devlet olarak kurulmuştur.

Dil Türkçe dili, bayrağımız ay yıldızlı al bayrak. İstiklâlimizin simgesi İstiklal Marşımız, laik devlet düzenimiz, sosyal yapı içinde Türkiye’de yaşayan insanımız “ne mutlu Türküm diyebilme” özünü benimseyen duygu içinde yaşama sokulmuş.

Kuruluş aşamasında Atatürk ilke ve inkılâpları çerçevesinde eğitimde birlik sağlanmış. Eğitim enstitüleri, Gazi Terbiye Enstitüsü, öğretmen okulları, yüksek öğretmen okulları, sanayi için de Sümerbank, Etibank, bankacılıkta Ziraat Bankası, Halk Bankası.

Hâl böyle olunca da, 1946’lardan sonra sürekli bir yıkım ve bozulma içinde sayılan kurumlarda önce tadilat sonra tebeddülat sonra kıyım yapılmış ve hepsi bir bir elekten geçirilip bozulmuştur.

Sonuçta önce askerin siyasîlere ikazı başlamış, birkaç kez bu ikaz yapılmışsa da, her bitimde yenilenen idare eskisini aratır tavır içinde görülmüştür.

Zamanla iktidar içindeki bir siyasî parti bölücü gurup elemanlarını, bir başka siyasî parti türbanı Türkiye Büyük Millet Meclisi içine alınca işler daha da karıştırılmıştır.

Son seçimde gelen iktidar da, düşüncesi, milletçe laik devlet düzenine karşı olduğu izlenimi içinde tanımlanmıştır. Türban başörtüsü yerini alınca yeni boşluklar oluşmuştur.

Tarihî zirveye dönersek görünen pek iç açcı değildir. Tarih Türk’ün yazgısını çoktandır yazmaktadır.

Yunanlı bilimcilerin Yunanlılara aşıladığı “Megalo İdea” ülküleri 1821’de başlatılmıştır.

Yunanlılar 1825’de istiklâllerine ulaştıkları andan itibaren Ayasofya kilise olmalıdır diye tutturmuşlardır. Şimdi Ruhban Okulu açılmalıdır, diyorlar.

80 yıl önce de siyaset yapmamak kaydıyla İstanbul Patrikhanesi’nin ruhanî ve dinî hizmetini sürdürmesi Lozan’da yazılmasına karşın, günümüzde AB’nin baskısı ve uyum yas aları içinde yeniden siyasete çekilme hazırlığı gözlenmektedir.

Yunanlıların Megalo İdeası, İstiklâl Savaşı ve Lozan yenilgisinin kinini taşımaktadır.

Pakrikhane, günümüzde Türk ve Yunan tarafı için milletlerarası bir meseledir. Türk’ün baş ağrısıdır. gücümüzü görünceye kadar Yunanlılar başımızı ağrıtacaklardır.

Yunanlılar “Patrikhane bağımsız devlet olarak tanınmadığı takdirde, gökler yere çöker, çökecektir” demektedirler.

Türklerin 1453 yılında İstanbul’u almaları ile, Türklerin imha plân ve projeleri hazırlanmaya başlanmıştır. Her fırsat değerlendirilmektedir.

“Parçalama plânı” kendisini Bizans kilisesi yerine koyan yunan kilisesinin Fener Rum Patrikhanesi ile birlikte yürütülmektedir.

Türk’e karşı Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bu hınç 1453 yılında İstanbul’un alınışı ile başlamıştır.

Dün olduğu gibi günümüzde de bu hınç pürtelâş ve heyecanla sürdürülmektedir.

Günümüzde de evrensellik yaygarasıyla Yunanlılar kinlerini daha açık kusmaktadırlar.

Nasıl mı?

İşte yanıt?

Hiç şaşmayınız. Yunanlıların dostluğu savaş yenilgisiyle başlamış görünse de açıkça Yunanlılar için “Çanakkale (Truva atı)”

“Kıbrıs dış güçlerin verdiği işaret ile bir tutku.”

Selçuk ve Efes Meryem Ananın mezarı” için bir istek,

Belki de yarınlarda Anadolu ve Trakya’yı kendi topraklarında görmek istemeleri Megalo Ideanın içinde bir kapris değil bir zafer işareti olarak görmeleri.

Türkiyemiz için yeni terörün göstergesidir. Huzurumun alıcısıdır.

Türk’ün hoşgörüsü, uysalca davranışı, Helenizm kavramını, Ekümenik kavramını, Ortodoks dünyasındaki insanını AB ve ABD’nin bağımsızlık ilkesi içinde kendine yer bulacağı durumunun göstergesidir.

Yeni terör göstergesinin bir ayağını oluşturmaktadır.

Gene tarihî gerçekleri, siyasî entrikaları, siyasal yapımızı, bilimsel gösterimde incelediğimizde de görünen odur ki;

Ülkemizin bulunduğu coğrafî göstergede ülkemizin maden zenginliği terörün, yeni terör diye tanımladığım eylemin içinde uzay teknoloisinin istemi,

Nükleer teknolojinin çizgisi, savaş sanayiinde lâzım olan ham madde yurdumuzda dünyanın özlemini oluşturmaktadır.

Özellikle bor, toryum, neptunyum, altın, uranyum madenleri düşmanın eğilimi için kafaları zorladığını terörün bir ikinci ayağı olduğunu görürüz.

Düşmanlar bütünüyle önümüze dikildiklerinde gördüler ki, Çanakkale ve İstiklâl savaşlarında olduğu gibi sonuç onlar için hüsranla kapatılmıştır.

Onun için Türk’ün azmi karşısında düşman ancak masa başında dalavere ile aldatmaca ile kandırmaca ile başarı aramaktadır.

Yeni terör ayağı işte onlar için bu yolda elde edilecektir.

Yeni yüzyıl milenyum ismini verdikleri yeni çağ onların tek ümididir. Ondan dolayı yeni terör ayaklarını bir bir oluşturmaya çalıştıklarını artık anlamalıyız.

Yukarıda söylediğimiz iki ayak dışında bakınız daha yeni ayaklar neler olacaktır?

Her yıl Ermeni tasarımı önümüze konacak. Türklerin soykırımcı bir millet olduğunu dünya milletlerine kabul ettirme eylemi!.. Bu tasarım her yıl olduğu gibi bu yıl da Fransa’da gündeme getirilmeye çalışılıyor. Kim bu Ermeniler? Fransa’da yaşayan birkaç kendini tanımayan itibarı yitirmiş insanlar gurubu…

Fransa kendi geçmişine bakınca her eylemin kendine uzandığını görecektir. Fransa geç kalma, Korsika arkadan seni yakalar, bunu bilmelisin.

Gelelim Türkiye Cumhuriyeti sınırı içine. Gene aynı ayak burada da, vatanımızda da oyun içindedir.

1970’lerde PKK oyunu başladı. Bölücülük oyunu ile bir oyun oynamaktadır. Kim PKK lılar? Kendilerini Türk saymayan ve Anadolu içinde ayrı millet olduğunu söyleyip, kendi çalar, kendileri oynar bir takım hainler.

Günümüze kadar siyasîlerimizin vurdumduymazlıkları karşısında at oynatan ve birçok vatandaşımızı görevli olsun, olmasın şehit eden bu vatan hainleri, görünen bir terör eylemini sözde sergiliyorlar. Oysa onların sergisi düşmanla birlikte kendilerine pay aramaktır. Pay mı alacaklar? Tabiî ki hayır. Onların payının hain damgasını yemek ve dünyadan göç etmek olacağını bilmeleri yeterlidir.

Bir de sol ideoloji yaratıkları ve Türkiye’mizde…

Onlar ne yapıyorlar? Cumhuriyetimiz devrinde ve önceki devirde hep ortalığı kendileri anlamında talan etmek huzuru silmektir. Onlar için hiç başarı değirmeni un öğüttü mü? Hayır. Öğütmedi. Hırsları terör içinde yalnız kendileri için savaşmak oldu. Hüsran herkes gibi onları da bir gün yakalayacaktır.

Eylemleri vatan için Türk milleti için görev yapanları ellerine fırsat geçince şehit ve gazi etmek oluyor. Ahrette yerlernin ne olacağını kendileri şimdiden çiziyorlar.

Bir başka terör ayağı da iktidara giden dikenli yolu parti şemsiyesi içinde oluşturarak iktidar olmak isteyen kendini bilmeden ayağa kalkmak isteyen dinci gurup…

Onlar ne mi yapıyorlar? Alabildiğince huzuru bozuyorlar. Görevleri de, gerçeği görmeden dedikodu içinde yüzmek, kendi düşlerinde yarattıkları şer odakta noktaladıkları olayları itibarlı ve kendini tanıyan, bilen vatandaşımıza yıkmak

Gelelim son günlerin olaylarına;

Birisi kendini avukat sanıp yükseklerdeki yargının kararını beğenmedim. Sizleri ölüme mahkûm ettirdim diyor ve silâhına sarılıp ölüm saçıyor. Kendi mi yapıyor, ona başkaları mı yaptırıyor? İşte yeni terörün bir başka ayağı da böyle bir eylemle oluşuyor. Sonra da devletimizi, milletimizi korumaya görevli kişilere çamur atılmaya başlanıyor.

Ne var ki; Türk yargısına herkes güveniyor, bunu bilsinler. Huzur almak, huzuru kaçırmak onların harcı olamaz. Bu eylemi de büyük Türk milleti vatandaşına yaptırmaz. Türk milleti yapanları da önleme gücüne sahiptir. Herkes bunu böyle bilmeli ve ezberlemelidir.

Hükûmet edenler, hükûmet dışında olanlar önceden ahkâm kesmemelidir. Ahkâm kesme işi yargınındır. Kimse bu işe karışmasın.

Görevde olan siyasîler, konuşmalarındaki yanlış harcadıkları sözcüklerin de yeni terörün bir başka yaratıcısı olduğunu bilmelidirler.

Ondan dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zarar göreceği açıktır. Siyasî yaşam ve iktidar bir gün biter. O zaman kendileri de aynı hatayı yapanları karşılarında bulunca ayıplama güçleri olmayacaktır.

Çok dikkatli bir tarzda devletimizin hâkimiyet alâmetlerini koruma görevimizi hatırlayalım. Bayrağımıza, toprağımıza, dilimize, istiklâlimizin simgesi İstiklâl Marşımıza sahip çıkalım. Tek ve önemli uğraşımız bu şekilde tecellî etmelidir. Vatan sağ olsun..

 

Orkun'dan Seçmeler